Beynin işleyişi kör olmadan önce ve sonrasında farklılıklar gösterir. Son yıllarda yapılan araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır. Araştırmacılar, kör bireylerde beyin aktivitesindeki değişimlere dair birçok ilginç keşif yapmışlardır.
Kör olmadan önce ve sonrasındaki beyin işleyişi hakkında bazı ilginç bilgiler:
Kör Olmadan Önceki Beyin İşleyişi:
Kör olmadan önce, görüntülerin işlenmesi genellikle görme korteksinde gerçekleşir. Görme korteksi, görsel bilginin depolandığı ve işlendiği bölgedir. Bu nedenle, gözler sağlıklı olduğunda, kalıcı hasar oluşmadıkça, görme korteksindeki bağlantılar sağlıklı bir şekilde çalışmaktadır.
Kör Olunduğunda Beyin İşleyişi:
Kör bireylerde, gözlerin kullanımı azaldığından, görme korteksi işlevini kaybeder ve diğer duyusal bilgilerin işlenebileceği farklı bölgeler devreye girer. Bu değişiklik, beyinde yeni bağlantıların oluşmasına neden olur ve sonuçta kör bireylerin duyusal bilgileri daha iyi işlemelerine, beynin işleyişi olayına yardımcı olur.
Diğer Duyusal Bilgilerin İşlenmesi:
Kör bireyler, dokunma, işitme ve koku gibi diğer duyusal bilgileri daha iyi işleyebilirler. Araştırmalar, görme duyusu olmayan kişilerin, işitsel ve dokunsal uyarılara cevap vermenin daha yüksek beyin aktivitesi ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.
Mental Haritaların Oluşturulması:
Kör bireyler, sesler ve dokunsal bilgiler yoluyla çevredeki nesneleri ve yerleri algılayarak zihinlerinde bir “mental harita” oluştururlar. Bu mental haritalar, kör bireylerin çevrelerinde hareket etmelerini ve kendi kendilerine hareket etme becerilerini geliştirmelerini sağlar.
Sonuç olarak, kör olmadan önce ve sonrasındaki beyin işleyişi arasındaki farklılıklar henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Ancak, kör bireylerin beyin işleyişi üzerindeki değişiklikler, insan beyninin esnekliğini ve adaptasyon kabiliyetini göstermektedir. Ayrıca, bu değişiklikler, kör bireylerin diğer duyusal bilgileri daha iyi işlemelerini, hakimiyetlerini artırarak özgüvenlerine katkı sağlar ve engellerin üstesinden gelebilmelerine yardımcı olur.
Kör olmadan önce ve sonrasında beyin işleyişi hakkında bazı noktalar da göze çarpmaktadır:
– Kör olmadan önce, beyin görme ile ilgili bilgileri işlemek için oksipital lob adı verilen arka bölümünü kullanır. Bu bölümdeki nöronlar, gözden gelen ışık sinyallerini algılayarak görüntüleri oluşturur.
– Kör olduktan sonra, oksipital lobun görme ile ilgili işlevi azalır veya kaybolur. Ancak beynin kendini yeniden düzenleyebilme yeteneği sayesinde, oksipital lob diğer duyulara veya bilişsel işlevlere yardımcı olmak için farklı görevler üstlenebilir.
– Örneğin, kör olduktan sonra oksipital lobun bir kısmı dokunma duyusunu işlemeye başlayabilir. Bu sayede kör bireyler Braille alfabesini okumak için parmaklarını kullanabilirler. Ayrıca oksipital lobun bir kısmı da işitme duyusunu işlemeye başlayabilir. Bu sayede kör bireyler sesleri daha iyi ayırt edebilir veya yön bulmak için yankılanma yöntemini kullanabilirler.
– Kör olduktan sonra beynin diğer bölgelerinde de değişiklikler olabilir. Örneğin, hipokampus adı verilen bölge hafıza ve mekansal yönelim ile ilgilidir. Kör bireylerde hipokampus daha büyük ve daha aktif olabilir. Bu sayede kör bireyler çevrelerini daha iyi hatırlayabilir veya harita okuyabilirler. Böylece beynin işleyişi ilerleme kaydeder.
Kör olmadan önce ve sonrasında beyin işleyişi arasındaki farklar nasıl ölçülür sorusuna cevap olarak, şu yöntemleri verebiliriz:
– Beyin görüntüleme teknikleri: Bu teknikler, beynin yapısını ve işlevini görsel olarak göstermeye yarayan cihazlardır. Örneğin, manyetik rezonans görüntüleme (MRG), bilgisayarlı tomografi (BT), pozitron emisyon tomografisi (PET) gibi teknikler, beynin farklı bölgelerinin boyutunu, şeklini, kan akışını, metabolizmasını ve aktivitesini ölçebilir. Bu sayede kör olmadan önce ve sonrasında beynin nasıl değiştiği görülebilir.
– Nöropsikolojik testler: Bu testler, beynin bilişsel işlevlerini değerlendirmeye yarayan standartlaştırılmış görevlerdir. Örneğin, hafıza, dikkat, algı, dil, yönetici işlevler gibi işlevler bu testlerle ölçülebilir. Bu sayede kör olmadan önce ve sonrasında beynin nasıl performans gösterdiği anlaşılabilir.
– Biyokimyasal analizler: Bu analizler, beynin işleyişiyle ilgili olan maddelerin kan veya beyin omurilik sıvısı gibi vücut sıvılarında ölçülmesidir. Örneğin, beyin kaynaklı nörotrofik faktör (BDNF) gibi proteinler veya nörotransmitterler gibi kimyasallar bu analizlerle ölçülebilir. Bu sayede kör olmadan önce ve sonrasında beynin nasıl değiştiği belirlenebilir.
Bu yöntemlerden hangisi en güvenilir ve en doğru sonuç verir sorusuna kesin bir cevap vermek zor olabilir. Çünkü bu yöntemlerin her birinin avantajları ve dezavantajları vardır. Ayrıca bu yöntemlerin güvenilirliği ve doğruluğu, kullanılan cihazların kalitesi, uygulama koşulları, veri analizi yöntemleri gibi faktörlere de bağlıdır.
Ancak genel olarak beynin işleyişi hakkında şu noktalar söylenebilir:
– Beyin görüntüleme teknikleri, beynin yapısını ve işlevini görsel olarak gösteren en doğrudan yöntemlerdir. Ancak bu tekniklerin bazıları radyasyon içerir, bazıları pahalıdır, bazıları da hareket veya metal gibi etkenlerden etkilenebilir.
– Nöropsikolojik testler, beynin bilişsel işlevlerini değerlendiren en kapsamlı yöntemlerdir. Ancak bu testlerin sonuçları, testin uygulandığı zaman, yer, durum gibi faktörlere de bağlıdır. Ayrıca bu testler beynin yapısını değil, beynin işleyişi kısmını ve işlevini ölçer.
– Biyokimyasal analizler, beynin işleyişiyle ilgili olan maddeleri ölçen en hassas yöntemlerdir. Ancak bu analizlerin sonuçları, maddelerin konsantrasyonu, örnek alınma zamanı, saklama koşulları gibi faktörlere de bağlıdır. Ayrıca bu analizler beynin yapısını değil, kimyasal düzeyini ölçer.
Bu Yöntemleri Uygulamak İçin Hangi Şartlar Sağlanmalıdır ?
– Beyin görüntüleme teknikleri için, uygun cihazların bulunduğu bir sağlık kuruluşuna başvurmak gerekir. Bu cihazlar, manyetik alan, radyo frekans dalgaları veya radyoaktif maddeler gibi farklı prensiplerle çalışır. Bu nedenle, bu cihazlara maruz kalmadan önce, sağlık durumunuzun uygun olup olmadığını doktorunuza danışmanız gerekir.
– Nöropsikolojik testler için, nöropsikoloji eğitimi almış bir psikolog tarafından uygulanması gerekir. Bu testler, standartlaştırılmış görevlerden oluşur ve bireyin bilişsel işlevlerini ve beynin işleyişi kısmını değerlendirir. Bu nedenle, bu testlere katılmadan önce, testin amacını, süresini, içeriğini ve sonuçlarını psikologunuzdan öğrenmeniz gerekir.
– Biyokimyasal analizler için, beynin işleyişi ile ilgili olan maddelerin ölçülebilmesi için kan veya beyin omurilik sıvısı gibi vücut sıvılarından örnek alınması gerekir. Bu örnekler, uygun laboratuvar koşullarında saklanmalı ve analiz edilmelidir. Bu nedenle, bu analizlere katılmadan önce, örnek alınma zamanını, yöntemini ve sonuçlarını doktorunuza danışmanız gerekir.